Stres Yönetimi
Stres, çeşitli faktörlerin yarattığı olumsuz etkilerle fiziksel ve duygusal olarak başa çıkılamamasıyla ortaya çıkar. Bireyi etkileyen bu süreçlerin içsel sebepleri olabileceği gibi çoğu zaman toplumsal baskılar da bu süreci tetikleyebilir.Modern zamanların hızlı akan yapısının insan hayatına sürekli değişim getirdiği aşikardır. Ev ya da iş değişikliklerden, evlilik, boşanma ya da sevilen birinin ölümü gibi büyük yaşam değişikliklerine uyum sağlamaya kadar geniş bir spektrumda karşılaşılan değişimler göz önüne alındığında stresten tamamen kaçınmanın mümkün olamayacağı anlaşılmaktadır.
Yapılan araştırmalar stresin baş ağrısı, yüksek tansiyon, kalp sorunları, şeker hastalığı, cilt sorunları, astım, depresyon ve anksiyete gibi fiziksel sorunlara yol açabileceğini ortaya koymaktadır. Bu gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açan stres kaynaklarını tespit etmek ve vücuda etki süreçlerini doğru anlamak hayati önem taşımaktadır.
Stres, “stresörler” olarak bilinen birçok kaynaktan gelebilir. Kişilik özelliklerimiz, alışılmış düşünce kalıplarımız ve deneyimlerimize dayalı olarak “stresli” olarak kabul edittiğimiz durumlar olabilir. Diğer bir deyişle, bir kişinin stres tetikleyicisi bir başkası için stres unsuru olarak görünmeyebilir. Stresin her birimiz tarafından farklı algılanması gibi, stres de hepimizi bize özgü şekillerde etkiler. Bir kişi baş ağrısı yaşayabilirken, diğeri sindirim sorunları ya da kardiyovasküler rahatsızlıklar ile karşı karşıya gelebilir.
Sebep ve sonuçlarının kişiden kişiye değiştiği göz önüne alındığında, ”Stres Yönetimi” olgusunun kalıplaşmış başa çıkma yöntemleri ve standardize edilmiş stres giderici uygulamalar ile kısıtlanmasının yeterli olmayacağı açıktır. İnsan hayatını zorlaştıran stres faktörlerine kalıcı çözümler getirebilmek için bireye özgü yaklaşımlar ile stres kaynaklarının keşfedilmesi ve her biri üzerine derinlemesine çalışılması gerekmektedir.